باب: لا يخطب
من خطب أخيه
حتى ينكح
أويدع.
45. KARDEŞİNİN TALİP OLDUĞU BİR KİMSEYE
KENDİSİ --KARDEŞİ NİKAHLAYINCAYA YADA VAZGEÇİNCEYE KADAR- TALİP OLMAZ
حدثنا مكي بن
إبراهيم:
حدثنا ابن
جريج قال: سمعت
نافعا يحدث:
أن
ابن عمر رضي
الله عنهما
كان يقول: (نهى
النبي صلى
الله عليه وسلم
أن يبيع بعضكم
على بيع بعض،
ولا يخطب الرجل
على خطبة
أخيه، حتى
يترك الخاطب
قبله أو يأذن
له الخاطب).
[-5142-] İbn Ömer r.a.'dan, şöyle derdi:
"Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem birinizin diğerinin
alışverişi üzerine alışveriş yapmasını yasakladığı gibi, bir adam kardeşinin
talip olduğu kadına kendisinden önceki talip vazgeçmedikçe yahut talip ona izin
vermedikçe talip olamaz."
حدثنا يحيى
بن بكير:
حدثنا الليث،
عن جعفر بن ربيعة،
عن الأعرج قال:
قال
أبو هريرة:
يأثر عن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال:
(إياكم والظن،
فإن الظن أكذب
الحديث، ولا
تجسسوا، ولا
تحسسوا، ولا
تباغضوا،
وكونوا
إخوانا، ولا
يخطب الرجل
على خطبة أخيه
حتى ينكح أو
يترك).
[-5143-] el-A'rec'den, dedi ki: "Ebu Hureyre, Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'den şöyle buyurduğunu nakletmektedir:
Zandan çokça sakınınız. Çünkü zan sözün en yalanıdır. İnsanların
gizliliklerini araştırmayın, başkalarının gizli konuşmalarını dinlemeye
kalkışmayın. Birbirinize buğzetmeyin ve kardeşler 0Iun."
Bu Hadis 6064, 6066, 6724 numara ile gelecektir
[-5144-] "Ve bir kimse kardeşinin talip olduğuna onu nikahlayıncaya ya
da terk edinceye kadar kendisi talip olmasın."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Cumhur, buradaki nehy, haramlık ifade eder demiştir. el-Hattabi der
ki:
Buradaki nehy tedib içindir. Fukahanın çoğunluğuna göre akdin
batıl olmasına sebep teşkil eden, haram kılan bir nehy değildir.
Evet, Hattabi böyle demiştir ama, buradaki nehyin haramlık ifade
edici olması ile akdin batıl olması arasında cumhura göre bir ayrılmazlık
sözkonusu değildir. Aksine onlara göre nehy haramlık ifade eder, ama akdin de
batıl olmasını gerektirmez.
Hatta Nevevi bu buyruktaki nehyin haramlık ifade ettiği
hususunda icma' bulunduğunu nakletmiştir. Ancak fukaha, şartları hususunda
ihtilaf halindedirler. Şamlerle, Hanbel1ler şöyle demektedir: Haram olması
kendisine talip olunan kadının kabulünü açıkça ifade ettiği yahut izninin icab
(teklifi kabul) olarak itibar edileceği yerde izin vermesi halinde
sözkonusudur. Eğer teklifi kabul etmediğine dair açık ifade varsa haramlık
sözkonusu değildir. Eğer ikinci talip durumu bilmiyorsa,öyle bir talebi
bilmemekle birlikte kendisinin de talip olması caizdir. Çünkü aslolan
mubahlıktır.
Tirmizi'nin, Şafiı'den nakletliğine göre bu başlıktaki hadisin
anlamı şudur:
Bir adam bir kadına talip olur, o da onunla evlenmeye razı olup
bu evliliğe meylinin bulunduğunu ortaya koyarsa, artık onun bu talebinden sonra
bir başkasının ona talip olma hakkı yoktur. Eğer kadının razı olduğunu ve
meylinin bulunduğunu bilmiyor ise, ona talip olmasında bir sakınca yoktur. Bunu
da birinci talip, ikinci talibe evlenmesi için izin verdiği takdirde haramlık
hükmünün kalkacağına delil göstermiştir. Fakat bu husus, sadece kendisine izin
verilene ait bir özellik mi olur yoksa başkası hakkında da bu haramlık kalkar
mı? Çünkü birinci talibin mücerred olarak verdiği izin, artık onun o kadın ile
evlenmekten vazgeçtiğini göstermektedir. Onun bu vazgeçmesi ile de başkasının
da ona talip olması caiz olur. Kuvvetli görülen ikincisidir. Bu durumda
kendisine izin verilen kişi hakkında caiz oluş açıkça onun sözkonusu edilmesi
iledir. İzin verilen dışındakiler için de onun gibi değerlendirilmeleri
suretiyledir.
Şafiilerden er-Ruyanı açıkça şunu ifade etmiştir: Haramlık
birinci kişinin talip oluşunun caiz olması halinde sözkonusudur. Eğer iddet
beklemekte olan bir kadına talip olmak gibi yasak bir talep ise, iddetin
bitişinden sonra ikincisinin ona talip olmasında bir zarar yoktur. Bu da açıkça
anlaşılan bir durumdur. Çünkü böyle bir talep ile birincisinin herhangi bir
hakkı sabit değildir.
Nebi efendimizin:
"Kardeşinin talip olması üzerine" buyruğu da şuna
delil gösterilmiştir: Haramlık, talip olanın Müslüman olması halinde
sözkonusudur. Eğer zimmı bir erkek, zimmı bir kadına talip olur, Müslüman da
ona talip olmak isterse bu mutlak olarak onun için caizdir. Bu el-Evzaı'nin de
görüşü olup, Şafillerden İbnu'l-Münzir, İbn Cuveyriye ve el-Hatlabı de ona
muvafakat etmişlerdir. Hadisin Müslim'de yer alan rivayetinde Ukbe İbn Amir'in
baş tarafların daki şu sözleri de bunu desteklemektedir: "mu'min mu'minin
kardeşidir. Bu sebeple mu'minin, kardeşinin alışverişi üzerine alışveriş
yapması da onun talip olduğuna -vazgeçinceye kadar- talip olması da helal
değildir."
el-Hattabı derki: Yüce Allah kafir ile Müslüman arasında
kardeşlik bağını kestiğinden, buradaki yasak Müslümana mahsustur. İbnu'l-Münzir
der ki: Bu hususta aslolan, mani delil varid oluncaya kadar mubahlıktır. Men
edici delil de Müslüman ile kayıtlı olarak gelmiştir. Dolayısıyla bunun dışında
da asılolan mubahlık hali üzere kalmaya devam etmektedir.
Bununla birlikte cumhur bu hususta zimmınin Müslüman gibi
değerlendirileceği görüşündedir. Burada "kardeşi" tabiri ise
çoğunlukla görülen hali ifade etmek içindir. Dolayısıyla bunun bir mefhumu
(bundan hareketle çıkartılması gereken bir hüküm) yoktur. Yüce Allah'ın:
"Çocuklarınızı öldürmeyiniz" buyruğu gibidir.
Bu hadis bir erkeğe evlenme teklifinde bulunmuş bir kadının
bulunması halinde, bir başka kadının da aynı teklifte bulunmasının haram
oluşuna delil gösterilmiştir. Böylelikle kadınların hükmü de erkeklerin hükmü
gibi kabul edilmiştir. Bunun da şekli şöyle olur: Bir kadın bir erkekle
evlenmek ister ve bundan dolayı da ona onunla evlenmek istediğini söyler, erkek
de -daha önce geçtiği üzere- onun istediğine olumlu karşılık verir. Bir başka
kadın gelerek ona aynı teklifi yapar, kendisi ile evlenmeye teşvik eder ve
kendisinden önce teklifte bulunan kadına olan rağbetini de azaltmaya çalışır.
Fukaha fazilet sahibi erkeklere talip olmanın müstehab oluşunu
açıkça dile getirmişlerdir. Ancak bu hususun kendisine talip olunacak erkeğin,
yalnızca onlardan birisi ile evleneceğini kararlaştırmış olması halinde
sözkonusu olacağı gayet açıktır. Her ikisi ile de evlenmeyi kararlaştıracak
olursa haramlık sözkonusu olmaz.
تفسير ترك
الخطبة.
46. TALİP OLMAYI TERK ETMENİN AÇIKLANIŞI
حدثنا أبو
اليمان:
أخبرنا شعيب،
عن الزهري قال:
أخبرني سالم
ابن عبد الله:
أنه سمع عبد
الله بن عمر
رضي الله
عنهما يحدث:
أن
عمر بن
الخطاب، حين
تأيمت حفصة،
قال عمر: لقيت
أبا بكر
الصديق، فقلت:
إن شئت أنكحتك
حفصة بنت عمر،
فلبثت ليالي
ثم خطبها رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
فلقيني أبو
بكر فقال: أنه
لم يمنعني أن
أرجع إليك
فيما عرضت،
إلا أني قد
علمت أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم قد
ذكرها، فلم
أكن لأفشي سر
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، ولو
تركها لقبلتها.
تابعه يونس،
وموسى بن
عقبة، وابن
أبي عتيق عن
الزهري.
[-5145-] (Salim'in) Abdullah İbn Ömer r.a.'dan tahdis ettiğine göre;
"Hafsa'nın dul kalmasından sonra Ömer İbn el-Hattab (ne
yaptığını anlatarak) dedi ki: Ebu Bekir ile karşılaştım. Ona: Arzu edersen sana
Ömer'in kızı Hafsa'yı nikahlayayım, dedim. Birkaç gün bekledim, daha sonra
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona talip oldu. Ebu Bekir benimle
karşılaşınca dedi ki:
Senin bana yaptığın teklifle ilgili olarak sana dönmemi engelleyen
tek husus, benim Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in onu zikretmiş
olduğunu bilişim idi. Çünkü ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
sırrını açığa çıkartamazdım. Eğer onu istememiş olsaydı, ben (teklifin üzere)
onu kabul edecektim."